Bilim insanları, hafif COVID-19 belirtileri olan bazı hastaları, gizli ve uzun süreli olarak gelişebilecek ciddi veya potansiyel olarak ölümcül beyin rahatsızlıkları konusunda uyarıyorlar. Bu hastalıklar, beyin iltihabından deliryuma; psikozlu beyin hastalığından, felçlere ve çeşitli sinir sorunlarına kadar uzanabiliyor.
Dünyanın her yerinden gelen raporlar, ilk enfeksiyon geçtikten sonra aylarca nörolojik belirtilerin devam edebildiğini gösteriyor. COVID-19 hastaları, ilk enfeksiyonun üzerinden aylar geçmesine rağmen kafa karışıklığı ve konsantrasyon güçlüğü (veya beyin sisi) gibi nörolojik problemlerin yanı sıra baş ağrıları, aşırı yorgunluk, ruh hali değişiklikleri, uykusuzluk ve tat-koku kaybı bildiriyor. Lancet’te yayınlanan bir çalışmada, rastgele incelenen 60 COVID-19 hastasının yüzde 55’inin üç ay sonraki takip ziyaretlerinde hala bu tür nörolojik semptomlar sergilediği ortaya konuldu. Araştırmacılar, bu 60 COVID-19 hastasının beyin taramalarını incelediklerinde, COVID hastalarının beyinlerinin hafıza kaybı ve koku kaybıyla ilişkili yapısal değişiklikler gösterdiğini buldular.
Bu bulgular, sadece yetişkinlere özgü değil. Haziran ayında JAMA Neurology’de yayınlanan bir vaka çalışması, COVID-19 ile bağlantılı gibi görünen ciddi ve potansiyel olarak ölümcül bir durum olan multisistem inflamatuar sendromlu dört İngiliz çocuğunun vakasını bildirdi. Bu çocuklar baş ağrısı, kas güçsüzlüğü, kafa karışıklığı ve yönelim bozukluğu gibi nörolojik belirtiler geliştirdiler. Çocuklardan ikisi iyileşirken, diğer ikisi tekerlekli sandalyeye ihtiyaç duyacak kadar şiddetli kas güçsüzlüğü de dahil olmak üzere belirtiler göstermeye devam etti.
Gelecek günlerde bir “Beyin Hasarı Salgını” mı yaşayacağız?
İngiliz araştırmacılar, Brain dergisinde yayınladıkları yeni bir çalışmada, COVID-19’un neden olduğu potansiyel bir beyin hasarı “salgını” konusunda uyardı. Çalışma, Nisan ve Mayıs aylarında Londra’da tedavi edilen 43 COVID hastasını inceledi ve hastaların hepsi de enfeksiyon süresince hafif COVID-19 belirtileri göstermişti. Ancak, takip muayenelerinde hastaların 12’sinde merkezi sinir sistemi iltihabı, 10’unda deliryum veya psikozlu beyin hastalığı, 8’inde felç, 8’inde Guillain dahil periferik sinir bozuklukları ve 5’inde sinirlere saldıran ve felce neden olan Barré sendromu da dahil olmak üzere başka merkezi bozukluklar görüldü. Çalışmanın yazarlarından Dr. Michael Zandi, gelecekte pandemiye bağlı büyük bir beyin hasarı salgını görülebileceğini, bunun aynı 1918 grip salgınından sonra 1920’ler ve 1930’lardaki ensefalit lethargica salgınına benzer olabileceğini söyledi.
1918 grip salgınından yıllar sonra dünya çapında nörolojik ve psikiyatrik sorunların raporlarında bir sıçrama olmuştu. Hayatta kalanlar uyku güçlüğü, baş dönmesi, depresyon ve benzeri zorluklardan şikayet ettiler ve birçok kişi 1889 Rus gribi ve 2009 H1N1 salgınından sonra da benzer nörolojik semptomlar bildirdi. Şu anda, Çin’den bildirilen raporlarda, virüsten kurtuldukları iddia edilen kişilerin birkaç haftadan aylara kadar uzayabilen aşırı yorgunluk ve konsantrasyon güçlüğü belirtilerinden şikayet ettikleri söyleniyor. Bu belirtilerin bazıları, beyin sisi ve aşırı yorgunluk ile belirgin bir nöroimmün sendrom olan kronik yorgunluk sendromu (veya ME / CFS) olarak da bilinen miyaljik ensefalomiyelite benziyor.
Daha endişe verici bulgulardan biri, merkezi sinir sisteminde iltihaplanmaya neden olan yaşamı tehdit eden bir durum olan akut demiyelinizan ensefalomiyelit (ADEM)’deki artıştı. ADEM, beynin beyaz maddesini etkileyen beyin ve omurilik iltihabıdır. ADEM, genellikle çocuklarda görülen ve virüs enfeksiyonları ile tetiklenen oldukça nadir bir durumdur, ancak COVID-19 salgını nedeniyle daha fazla vaka ortaya çıkmaktadır ve yalnızca bu çalışmada dokuz vaka vardı. İngiliz araştırmacılara göre, Londra’da bu 9 vaka normalde 5 ay içerisinde görülebilirdi, ancak tüm bu vakalar 5 hafta içerisinde gerçekleşti. Dolayısıyla, bilim insanları arasında, bu uzun dönemli beyin hasarlarının COVID-19 ile ilişkili olma endişesi gittikçe artıyor.
COVID-19 beyni nasıl etkiliyor?
COVID-19’un beyni nasıl ve neden etkilediğini daha iyi anlamak için bir dizi çalışma yapılmaya devam ediliyor. Şu ana kadarki erken teoriler, bunun iki şekilde olduğunu gösteriyor. İlk mekanizma, beyne veya omuriliğe saldıran ciddi enfeksiyon vakalarıdır. Çünkü Çin ve Japonya’da bildirilen bazı vakalarda virüsün genetik materyali omurilik sıvısında bulundu ve bir Florida vakası beyin hücrelerinde viral partiküller buldu. Yani, virüs burundan girip beyne doğru ilerleyerek gerçekten de nörolojik enfeksiyona neden oluyor olabilir.
Diğer ikinci teori ise, viral enfeksiyona karşı savaşmak için agresif bağışıklık sistemi tepkisinin, vücuda ve beyne zarar vermesidir. Virüsün, en kötü senaryolarda ateş veya organ yetmezliği gibi bazı diğer etkileri de beyin fonksiyon bozukluğuna neden olabilir. Örneğin, bağışıklık tepkisi kan hücresinin iç yüzeyine zarar verir ve COVID-19 hastalarında, kan pıhtılaşması yaygın olarak görülmektedir. Artan inme vakaları ve bazı nörolojik komplikasyonlar, bağışıklık sisteminin kan üzerindeki bu etkisinden kaynaklanabilir.
Özetle, artan deliryum, felç, miyaljik ensefalomiyelit, kronik yorgunluk sendromu ve Guillain-Barre sendromu vakaları, hem beyin dokusunun doğrudan viral enfeksiyonundan hem de bağışıklık sisteminin aşırı tepkisinden kaynaklanıyor olabilir.
Beynin bağışıklık hücreleri mi suçlu?
Mikroglia, beyindeki özelleşmiş bağışıklık hücreleridir. Hastalık ve iltihaplanma sırasında, bağışıklık tepkisi aktive olur ve mikroglia, patojenleri yutarak yok eder. Aynı vücudumuzdaki makrofajlar gibi hareket ederler. Ancak bazen bunu yaparken, bellek depolama için çok önemli olan sinirsel bağlantıları da yok edip yiyebilirler. COVID-19, büyük miktarda iltihaplanma sinyali içerdiğinden, hem biliş (deliryum) hem de hafıza üzerindeki kısa vadeli etkilerin nedeni, bu mikrogliaların aşırı çalışması ve hafıza depolayan sinirlere zarar vermesi olabilir. Bazı bilim insanları, bu durumun sadece kısa süreli hafıza sorunları riskini değil, Alzheimer hastalığı ve demans da dahil olmak üzere daha uzun süreli bilişsel gerileme risklerini de arttıracağından endişeleniyor.
COVID-19 enfeksiyonunun bilişsel gerileme veya Alzheimer hastalığı için yüksek bir riske neden olup olmadığını öğrenmemiz uzun yıllar alacak. Ancak bu risk, COVID-19’un önlenmesi ve tedavisi yoluyla azaltılabilir veya hafifletilebilir. Önleme ve tedavinin her ikisi de hastalık ve iltihabın şiddetini ve süresini azaltma yeteneğine dayanır. Şaşırtıcı bir şekilde, çok yeni araştırmalar, grip aşısı ve zatürre aşıları dahil olmak üzere yaygın aşıların Alzheimer riskini azaltabileceğini gösteriyor. Bunun nedeni, beynin kendi bağışıklık sistemiyle ilişkisi olabilir.
Ek olarak, COVID-19 için ortaya çıkan birkaç tedavi, aşırı bağışıklık aktivasyonunu ve iltihaplanma durumunu baskılayan ilaçlardır. Potansiyel olarak, bu tedaviler ayrıca iltihabın beyin üzerindeki etkisini azaltacak ve uzun vadeli beyin sağlığı üzerindeki hasar riskini azaltacaktır.