Her gün yaptığımız birçok şeyin sağlığımızı ciddi bir şekilde tehdit ettiğinin farkında mıyız? Peki bu tehditlerden nasıl kurtuluruz ve sağlıklı bir yaşamı nasıl sürdürebiliriz? İşte bu soruların yanıtları…
Diyabet, hipertansiyon, migren gibi kronik ve tedavisi zor hastalıklar, her geçen gün artıyor. Aslında yaşadığımız günlük aktivitelerdeki riskleri öğrenerek bu hastalıklardan korunmak mümkün. Artık kişiye özel hastalık riskleri belirlenerek vücudun hastalıklara karşı korunma planını yapabiliyoruz.
Hastalık yok, hasta var
Bu hastalıklara sebep olan riskleri ‘Bütüncül Sorgulayıcı Tıp’ dediğimiz yeni bir yaklaşımla ele alıp, riskleri azaltarak hastalıktan korunmak veya hastalandıysak da sorunun kökenine inerek bu hastalıkların yaşattığı sorunlardan kurtulmamız mümkün. Yani her hastaya aynı tedavi ve ilaç dönemi bitiyor. “Hastalık yok, hasta var” mantığı Bütüncül Sorgulayıcı Tıp dediğimiz yaklaşım şeklidir. Aslında Bütüncül Sorgulayıcı Tıbbı kişiye özgü dedektiflik hizmeti gibi düşünebiliriz. Sağlıkla ilgili tüm biyolojik sorunları araştırıp, eksik veya fazla olanı bulup tedavi ediyoruz. Dünyadaki yeni yaklaşım hastalığın ne olduğunu değil, kişinin sağlığında bozukluk, eksiklik (mikrobesin, hormon, uyku, egzersiz, sosyal ilişki) veya fazlalıklar (toksin, alerjen, stres, kötü beslenme) nerede bunları belirleyip düzeltmeyi hedefliyor.
Vücudu fabrika ayarlarına geri döndürmek gerek
Sağlıkla ilgili her geçen gün yeni teknolojik cihazlar icat edilirken beklenmedik şekilde daha sık ortaya çıkan kronik hastalıklar, vücudumuzun çalışan sisteminde bir yerlerde sıkıntı olduğunun göstergesi. Bütüncül Sorgulayıcı Tıp, bir alternatif tıp veya tamamlayıcı tıp değil, bir beslenme düzeni hiç değil, tıp fakülte eğitiminde öğrenilen tüm bilgilerin bir araya getirilerek kişinin daha ayrıntılı değerlendirilmesi. Bu yöntem sağlığımıza çok yönlü geniş bir pencereden bakmayı sağlıyor.
Peki, Bütüncül Sorgulayıcı Tıpta işler nasıl yürüyor?
Özellikle hasta ile ilk görüşmede yakınmaları ayrıntılı dinlemek gerekiyor. ‘Siz hastanızı ayrıntılı dinleyin size tanısını söyleyecektir’ sözü çok doğru. Hastayı değerlendirirken öncelikle şu soruyu sormamız gerek. Acaba bana gelen hastanın yakınması gerçekten bu tanıya uyuyor mu? Kliniğime yıllarca migren tanısı alarak bir sürü ilaç kullanmış, birçoğundan da yan etkiler yaşamış hastalar geliyor. Hastayı dinlediğimde şikayeti migren ağrısına uyuyor. Ne yapmalıyız? Sadece migren için bir ilaç yazalım dediğimizde yanılmış oluyoruz. Klasik hatayı yapıyoruz. Çok yönlü sistematik ve bütüncül düşündüğümüzde altta yatan, migren gibi görünen farklı sorunlar olduğunu bulabiliyoruz.
Dokuz parametrede sağlık haritasını çıkarabiliyoruz
Bütüncül Sorgulayıcı Tıpta hekimler hastanın şikayetlerini ayrıntılı dinliyor ve ayrıntılı muayene ediyor. Ardından ailede risk oluşturabilecek hastalıklar araştırılıyor ve günlük yaşamda karşılaştığımız sorunlar sorgulanıyor; uyku, sigara, iş hayatı, aile ilişkileri, stres ve travma gibi. Tüm bunları kişinin sağlık haritasına yazıyoruz. Sağlık haritamızda tüm vücut dengemizi düzende tutmak için dikkat etmemiz gereken 9 parametre var: Uyku, egzersiz, beslenme, stres yönetimi, sosyal ilişkiler, sindirim, vücut toksinleri atılımı, hormonlar ve bağışıklık sistemi. Sağlık haritamızın merkezinde ise hastanın hekime inanması ve hekim hasta ilişkisinin sağlam kurulması en önemli yeri teşkil ediyor. Bu yaklaşım ile anladık ki aslında yaşamımızda çok basit değişiklikler yaparak sağlıklı bir hale gelebiliriz.
cnnturk.com – 29.11.2017