Ağız kokusu yüzde 85 oranında ağız hijyeni ile ilgilidir. Kalan yüzde 15’lik oran ise sağlığınızla ilgili bir hastalık belirtisi olabilir. Tipik olarak zararlı ağız kokusunun altında şu temel sebepler yatar: Disbiyoz, toksin yükü, asidoz ve solunum ile ilgili rahatsızlıklar. Peki, zararlı ağız kokusu ile ilgili neleri bilmemiz gerekiyor? Ağız kokusunu çözmenin yolları nelerdir?
Ağız kokunuz sağlığınızla ilgili pek çok ipucu veriyor
Diş hekimlerine ağız kokusu şikâyetiyle giden insanların yüzde 25’inin aslında halitofobik olduğunu biliyor muydunuz? Halitofobi, “ağız kokusu korkusu” şeklinde tanımlanan psikolojik bir rahatsızlık. Bende yok diyenleriniz olabilir ama ağız kokusunun her iki kişiden birini etkilediği ve yaygın olarak özgüven sorunlarına yol açtığı biliniyor. Peki, ağız kokusu normal midir, yoksa aslında gizlenen bazı hastalıklar için bir sinyal midir?
Ağız kokusu normal mi?
Ağız kokusu yüzde 85 oranında ağız hijyeni ile ilgilidir. Kalan yüzde ise başta kulak-burun-boğaz olmak üzere, sindirim sistemi hastalıkları, metabolik bozukluklar, akciğer rahatsızlıkları gibi vücudumuzdaki pek çok sistemi ilgilendiren sorundan kaynaklanabilir. Bu yüzden ağız kokusu sorununu geniş bir yaklaşımla incelemek gerekir.
Özellikle sabah yaşanan ağız kokusu normal olarak hepimizde olabilir. Sebebi gece boyunca azalan tükürük salgısıdır. Tükürük; ağzı nemlendirme, plakların ürettiği asitleri nötrleştirme ve dil, diş etleri ve yanaklarda biriken ölü hücreleri ayıklama gibi pek çok göreve sahiptir. Yeterince tükürük olmadığında ise ağız kuruluğu gerçekleşir ve hem bakterilerin rahatlıkla üreyebileceği bir ortam oluşur hem de ölü hücre birikimleri ile koku meydana gelir.
Bu koku geçicidir, ancak sürekli devam eden bir ağız kuruluğunuz varsa, bu çeşitli ilaçların yan etkisi, tükürük bezi problemleri veya ağız yoluyla soluk almadan kaynaklanıyor olabilir. Tükürük salgılanmasını tetiklemek için şekersiz sakız çiğneyebilirsiniz.
İkinci olarak, ağız kokusu yüzde 80 oranında dilin yüzeyindeki bakterilerden kaynaklanır. Dil, kabarcıklı bir yüzeye sahiptir. Özellikle de dilin boğaza yakın arka kısmındaki çukurlar ve çatlaklar, tükürüğün yıkama etkisinden yararlanamaz ve dilin arkasında uç kısmına göre daha az oksijenlenme olduğu için bakteri üremesi çoğalır.
Öyle ki, ağız boşluğunun herhangi bir kısmındaki tek bir hücreye yaklaşık 25 bakteri yapışırken, dilin arka kısmındakilere 100’den fazla bakteri yapışabilir. Bu bakteriler, besin artıklarını parçalar ve kokulu uçucu sülfür bileşiklerini açığa çıkarırlar. İşte ağız kokusunun asıl sebebi bu uçucu sülfürik bileşiklerdir.
Ağız kokunuz hangi hastalıkların habercisi olabilir?
Sabahları olan ağız kokusunun normal olduğunu söyledik. Peki, zararlı ağız kokusu ile ilgili neleri bilmemiz gerekiyor? Ağız kokusu sadece o gün ne yediğinizle alakalı değildir. Bu yüzden de standart ağız temizliği uygulamaları veya ağız kokusuna yönelik endüstriyel ürünler sadece geçici bir çözüm olarak kalır. Tipik olarak zararlı ağız kokusunun altında şu temel sebepler yatar: Disbiyoz, toksin yükü, asidoz ve solunum ile ilgili rahatsızlıklar.
Disbiyoz
Disbiyoz, bağırsaklardaki bakteri ve organizmaların dengesinin bozulmasıyla ortaya çıkan sindirim sistemi hastalıklarıdır. Bu bağırsak floranızda yeterince iyi bakteri bulunmadığı ve çok sayıda kötü bakterinin biriktiği anlamına gelir. Sindirim sistemi besinleri yeterince sindiremediği zaman besinler bakteriler için besin haline gelir. Zararlı bakteriler, yediğimiz besinleri, özellikle de şekerleri ve karbonhidratları yakıt olarak kullanır ve bu süreçte de ortama metan ve hidrojen gazlarını salarlar. Bu gazlar yukarıya doğru taşınır ve kötü bir ağız kokusuna sebep olur. Örneğin ağız kokusu olan bireylerin yüzde 25’inin kronik kabızlık sorunu vardır. Çünkü bağırsakta durgunlaşan yiyecekler, bakterilere beslenme imkânı sağlar ve bakterilerin ayrıştırdığı gazlar, şişkinlik, iltihaplanma, zayıf bağışıklık gibi yakınmaların çoğalmasına neden olur.
Toksisite
Günümüzde yediğimiz besinlerden soluduğumuz havaya kadar pek çok faktör vücudumuzdaki toksin yükünü artırır. Bu toksinleri arındıracak doğuştan gelen bazı mekanizmalara sahibiz. Toksin arındırmada başlıca etkili olan organlar karaciğer, böbrekler ve bağırsaklardır. Karaciğer toksinleri atmaya hazır hale getirir ve böbrek ile bağırsaklar da, onları vücuttan uzaklaştırmaya çalışır. Bu mekanizmalarda meydana gelen bir bozukluk ya da baş edilemeyecek kadar fazla toksin birikimi, ağız kokusuna neden olur.
Örneğin karaciğer koması varlığında ağızda ayırt edici bir koku oluşur. Çünkü normalde karaciğerde zararsız hale getirilen atık ürünler, karaciğer düzgün çalışmadığında filtrelenemeden doğrudan akciğerlere ulaşır ve ağızdan nefesle birlikte gelen kendine özgü tatlımsı bir küf kokusuna neden olur. Kronik böbrek yetmezliğinde de zararsız hale getirilemeden kanda miktarı yükselen üre ve nitrojen seviyeleri, tükürük salgısını azaltır ve ağız kuruluğuna neden olur. Ağız kuruluğu ile birlikte ağızda idrar veya balık kokusuna benzeyen amonyak kokusu oluşur.
Asidoz
Bu tip ağız kokusu genellikle vücutta biriken aşırı keton denen asitlerin işidir. Beslenmemizde hayvan proteinleri, tuz ve şekere çok fazla yer verdiysek, karbonhidrat alımını sınırlayan ketojenik diyetler uyguladıysak, meyve-sebze alımımız düşükse veya oruç gibi nedenlerle uzun süre aç kaldıysak, vücutta yüksek seviyelerde keton elde ederiz. Çünkü vücudumuz enerji üretimi için ilk olarak şekeri tercih eder. Şeker yokluğunda ise yağlar yakılarak glukoza dönüştürülür, bu süreçte de ortaya çok miktarda ketonlar çıkar. Keton cisimleri olarak adlandırılan bu gazlar kanda dolaşırken akciğere, oradan da nefese geçer ve aseton-meyve benzeri bir ağız kokusuna yol açar. Bu meyvemsi ağız kokusu, kandaki şekeri kullanamadığından yağ asitlerini yıkan diyabet hastalarında da vardır.
Solunum ile ilgili rahatsızlıklar
Burunda solunum yolu enfeksiyonları, sinüzit ve alerji gibi herhangi bir nedenle oluşan tıkanıklık, ağızdan solunum yapılmasına neden olur. Bu da ağız kuruluğu ve dolayısıyla ağız kokusuyla sonuçlanır. Burun akıntısı kötü bakteriler için dil arkasında ve boğazda verimli bir üreme alanı oluşturur. Ayrıca bazen bademciklerdeki çukurlara bakteriler, yiyecek artıkları, ölü hücreler ve mukus sıkışabilir. Bu çukurlarda biriken maddeler zamanla sertleşerek bademcik taşları oluştur. Bademcik taşı, ağız kokusuna neden olan uçucu sülfürik gazları 10 katına çıkarır. Ilık su ve tuz karışımıyla gargara yaparak çukurlardaki birikintiler temizlenebilir.
Ağız kokusu nasıl yok edilir?
Ağız kokusunu yok etmek için mekanik, kimyasal ve doğal yöntemler kullanabilirsiniz.
Mekanik yöntemler: Sabahları veya açlık ile olan ağız kokusunda etkili olabilecek diş ve diş etini fırçalama, diş ipi ile temizleme gibi yöntemlerdir. Ayrıca diş fırçalamasının yanında dilin de fırçalanması ve üzerindeki tabakanın kazınması gerekir. Bu şekilde sadece bakteri yükü azaltılmaz, aynı zamanda tat alma duyusu da gelişir. Dilin temizlenmesinde en etkili yol paslanmaz çelik veya plastik bir dil temizleyicisi kullanmaktır. Dil temizleyicisini ilk kullandığınızda öğürme isteği olabilir. Mümkün olabildiğince dilinizi dışarıya çıkarın ve dilin arka kısmından başlayarak öne doğru kazıyın.
Kimyasal yöntemler: Ağız kokusuna karşı pek çok ticari ürün satılıyor. Ancak bu kimyasal ürünler çoğu zaman geçici çözümdür ve içerdikleri bazı maddeler dolayısıyla da sağlığa zararlıdır. Örneğin ağız gargaralarında bulunan alkol, ağızdaki kötü bakterilerle birlikte iyi bakterileri de öldürür ve ayrıca ağız kuruluğuna neden olarak aslında ağız kokusunu daha fazla teşvik edebilir. Çok sık kullanılıyorsa da dolguları eritme tehlikesi vardır, bu da cıvaya daha fazla maruz kalınmasına neden olur. Piyasadaki en yaygın nefes ferahlatıcı spreylerde ve naneli çiğneme sakızlarında alkol, yapay tatlandırıcılar, sentetik gıda boyası, mısır şurubu ve gliserin gibi katkı maddeleri bulunur. Bu ürünlerdeki bazı maddelerin kanserojenik olduğu, doğum kusurlarıyla ilişkili olduğu, bağışıklık sisteminde hasara yol açabildiği, sindirim sistemi rahatsızlıklarına neden olabildiği ve alerjiyi tetiklediği gösterilmiştir.
Ağız kokusunu önlemenin 10 doğal yöntemi
- Su, tükürük üretimini teşvik eden ve böylece ağızda bakteri oluşumunu engelleyen en temel maddedir. Ancak kafeinli ve şekerli içecekleri içmenin suyun yerini tutacağını sanmayın, günde en az 8 bardak doğal su içmeyi hedefleyin.
- Probiyotikler, bağırsağınızdaki sağlıklı bakteri sayınızı artırır ve sindirim hastalıklarından kaynaklı ağız kokusunu yok eder. Ayrıca, kokulu sülfür gazlarının üretimini ve diş eti kanamalarına bağlı kokuları da azaltarak ağız kaynaklı kokuya yardımcı olur.
- Tarçın, doğal bir antiseptik olduğundan ağızdaki bakterilerin yayılmasını durdurarak ağız kokusunu önler. Limon bal, tarçın ve sıcak sudan bir karışım hazırlayıp gargara olarak kullanabilirsiniz. Tarçın çiğneme çubukları da ağızda mikrobiyal çeşitliliği destekleyen lifler içerir.
- Yoğurt, Laktobasillus adı verilen sağlıklı bakterileri içerir. Bu sağlıklı bakteriler, vücudunuzun çeşitli bölgelerindeki kötü bakterilerle savaşmanıza yardımcı olur ve ağzınızın pH seviyesini dengeleyerek bakterilerin üremesi için uygun olan ortamı yok eder.
- Siyah ve yeşil çayda bulunan polifenoller ağız kokusunu gidermeye yardımcı olur. Polifenoller, güçlü birer antioksidan oldukları için hem bakterilerin oluşmasını yavaşlatır hem de ağzınızın ulaşılması zor yerlerini temizlerler. Papatya çayı, asidoz ve disbiyoz sebepli ağız kokusuna karşı yardımcı olur. Hem bağırsaklarınızdaki floranın bozulması hem karaciğer gibi filtreleme organlarından kaynaklanan ağız kokusunu gidermek için kanınızdaki toksinleri temizleyen bu doğal bitkiden faydalanabilirsiniz.
- Elma sirkesinin içinde bulunan doğal asitlerin çok güçlü antibakteriyel özellikleri vardır. Ayrıca, midenin pH seviyesini dengeleyerek sindirim rahatsızlıklarını giderir. Limon suyu da asidik özelliği sayesinde tükürükteki pH seviyesini dengeler, ağızda kötü kokuya ve hastalıklara yol açan bakterileri temizler.
- Maydanoz, temizleyici ve antioksidan özelliklere sahiptir. Yoğun klorofil içeriği sayesinde ağızdaki kötü kokulu bileşikleri bastırır ve doğal bir deodorant görevi görür. Dereotu, fesleğen ve nane gibi bitkiler de klorofil sayesinde ağız kokusuna yardımcı olur.
- Rezene ve karanfil tohumları, eski çağlardan beri nefesi ferahlatmak için kullanılır. Hindistan’ın bazı kısımlarında, kavrulmuş rezene tohumu hala akşam yemeği sonrasında kullanılıyor. Bu bitkiler, nefese taze bir koku veren aromatik esansiyel yağlar içerir. Rezene, ağızdaki asitliği azaltarak tükürüğün pH’ını düzenlemeye yardımcı olur ve bakterilerin aşırı çoğalmasını engeller. Karanfilin antioksidan, anti-inflamatuar ve anti-bakteriyel özellikleri, ağızda patojenik bakterilerin büyümesini baskılar.
- Hindistan cevizi yağı, özellikle içerdiği yüksek yağ asidi içeriği sayesinde aşırı mikrobiyal büyümenin azaltılmasında ve iltihaplanmanın giderilmesinde etkilidir. İçerdiği maddelerle zararlı bakterilerin üremesini önler.
- Aloe Vera, doğal bir antifungal ve antibakteriyel bitki özütüdür. Araştırmalar, plağın azaltılmasında aloe veralı gargaraların etkili olduğunu göstermiştir. Ayrıca, kolajen üretimini artırarak ağızdaki yaraların iyileşme kabiliyetini artırır. Ağız kokusuyla mücadele etmek için kendi aloe vera gargaralarınızı yapabilirsiniz. Sadece biraz su kaynatın ve soğuduktan sonra aloe vera jeli ekleyin.