Kahve uzun yaşamın sırrı mı yoksa bağımlılık yapan bir tehlike mi?

Bu yazımız 24.04.2019 tarihinde haberturk.com'da yayınlanmıştır.

Bundan birkaç yıl önce Yunanistan’ın Ikaria adası 100 yaşını geçen insanlarıyla ünlü oldu. Orada yaşayan halkın çoğunun uzun yaşamasının sırrının ise her gün içtikleri Türk kahvesi olduğu iddia edildi.

Bir fincan kahve içtiğinizde vücudunuza kafeinin yanı sıra B vitaminleri, folat, potasyum, magnezyum, fosfor ve polifenol gibi birçok faydalı besin öğesi alıyorsunuz. Polifenoller kanserden Alzheimer’a kadar pek çok hastalığa karşı koruyucu. Ancak diğer tarafta kafein dünyada en çok tüketilen beyni uyarıcı madde konumunda. Yani beyni etkileyerek uyaran ve duygularda, davranışlarda değişikliğe neden olan bir madde. Bu yüzden kahve ancak hem dikkatli hem de belli kurallar içinde tüketilirse faydalı oluyor.

KAFEİN VÜCUDUMUZDA NE YAPIYOR?

Beynimizde salgılanan adenozin adını verdiğimiz bir kimyasal madde var ve gün boyu, uyanıkken vücudumuzda birikiyor. Vücutta adenozin arttığında ise yorgun hissetmeye başlıyoruz ve uykumuz geliyor. Bu beynin doğal yollarla verdiği ‘dinlen’ sinyali. Ancak bir fincan kahve içtiğinizde, içindeki kafein, beyinde adenozin birikmesini engeller. Bu da bizim yorgunluk ve uykulu olma hissiyatımızı yok eder ve enerjik hissetmeye başlarız. Kafein bu şekilde beyni yeniden çalışmaya hazırlayarak odaklanma gücünü arttırır. Ancak tabii adenozin birikmesinin engellemeniz uzun vadede beyne ve vücuda zararlı.

HORMONLARI ETKİLİYOR

Sinir sistemini etkileyen kafein alımı ile birlikte vücutta iki önemli hormon sahneye girer: Adrenalin ve kortizol. Adenozinlerin elinin kolunun bağlanmasıyla, vücutta toksinler artmış, fiziksel yorgunluk başlamıştır ama beyinden dur emri gelmemiştir. Bir de bunun üstüne yoğun kafein alımıyla beyinden yeniden hareketlenin sinyali gelir, böbreküstü bezleri adrenalin salgılamaya başlar.

Adrenalin hormonu mağaralarda yaşayan ve vahşi doğada mücadele eden atalarımızın hayatta kalmasını sağlayan hormondur. Herhangi bir hayati tehdit altında salgılanmaya başlayan adrenalin, odaklanmayı arttıran, tehlikeden kaçmak için hızlı koşmanızı veya var gücünüzle savaşmanızı sağlayan hormondur. Yani vücudunuza büyük bir enerji verir. Ancak adrenalin bir başka hormonun daha salgılanmasına neden olur. O da stres hormonları olan kortizoldür. Kortizol, adrenalinin etkisini bastırır ve ruh haliniz, enerji seviyeniz, motivasyonunuz eskisinden çok daha kötü bir şekilde düşer. İşte kahve de tam bu noktada sizi kendisine bağlar. Bu halden kurtulmak için bir fincan kahve daha içme gereği duyarsınız. Oysaki bu halsizliğinizin nedeni zaten aldığınız bir önceki kafeindir.

KAFEİN İNSÜLİN DUYARLILIĞINI AZALTIYOR

Kafein bağımlılığı insülin duyarlılığını da azaltır çünkü adrenalin ve kortizol hormonu ile sinir sistemi kendisini ‘savaş ya da kaç’ moduna alır. Beyin tehdit sinyali verirken, vücut da farklı çalıştığı için şeker ve yağ metabolizması bozulur, kan basıncı artar. Bu yüzden şeker veya tansiyon hastalarının kafein miktarına daha çok dikkat etmesi gerekiyor.

UYKU VE KAHVE ARASINDAKİ KISIR DÖNGÜ

Uyku, hem beyin hem de vücut geneli için bir temizlenme, detoks, tazelenme ve diğer güne hazırlanma sürecidir. Yetersiz veya kalitesiz uyku, kısa sürede tüm sağlığınızı etkiler. Kafein, vücutta yaklaşık 8 saatlik bir süreden sonra bile hala yarı oranında aktif kalabilir. Bu yüzden kafeinin alınma saati önemli. Yatmadan 6 saat öncesine kadar bile 1 fincan kahve ya da çay içmek insanlarda 1 saatlik uyku kaybına neden oluyor. Ancak bunu fark etmek imkânsız. Çünkü kafein uyku süresini etkilemese bile uykunun en önemli evresi olan derin uykuya dalmayı engelliyor. Kafein yüzünden yorgun uyananlar da ‘Kahve içmeden ayılamıyorum’ diye düşünüyor ve güne yine aynı maddeyi alarak başlıyor. Böylece kafein bağımlılığı için bir adım daha atılmış oluyor. Ancak ekstra kafein uyku sorununu daha da kötüleştiriyor ve bir kısır döngüye giriliyor.

KAHVEYİ ‘ACISIZ’ BIRAKMANIN YOLLARI NELERDİR?

Kafein damarların kasılıp büzülmesine neden olur bu yüzden de kafein bağımlısı olanlar aniden kahve ya da çay içmeyi bıraktığında kan damarları hızlı bir şekilde genişler, kan akışı daha güçlü ve hızlı hale gelir. Bu da en çok baş ve boyun bölgesinde hissedilen migrende olduğu gibi, sadece başın yarısını etkileyen bir baş ağrısına neden olur. Ayrıca odaklanma güçlüğü ve halsizlik de yaşayabilirsiniz ama kafein yoksunluğu belirtileri 4-5 gün içinde geçer. Yine de bu birkaç gününüzü mahvetmemek adına birden kafeini kesmemenizi öneririm. Peki, ne yapabilirsiniz?

  • Daha az miktarda kafein almayı deneyin. Kahve yerine, kahvede bulanan kafeinin sadece yarısını ya da üçte birini içeren çaylar faydalı olur. Enerjiyi yükselten, kafein içermeyen meyan kökü çayı deneyebilirsiniz.
  • Masaj, sıcak banyo, egzersiz hem yoksunluk belirtilerini hafifletir, hem de vücuttan metabolik atıkların daha hızlı atılmasını sağlar.
  • Kahve metabolizmayı hızlandırdığı için birden bıraktığınızda kabızlık yaşayabilirsiniz. Bunu yaşamamak için sebze meyveye daha çok önem verin ve bu dönemi lifli gıdalardan zengin, bol su içerek geçirin
  • Bazı insanlar, özellikle acıktıklarında kahve içer. Bu yüzden kafein bağımlılığından kurtulmak için kahveyi bıraktığınızda ara öğün yapın ve badem, ceviz gibi kan şekerinizi dengede tutacak şeyler yiyin.

KAHVEYİ AKILLICA KULLANIN

Uyku saatinden çok önce, mümkünse öğlen saatlerinde bir fincan kahve içerek günün diğer yarısında işlerinize daha çok odaklanabilirsiniz. Bu saatlerde aldığınız kahve kortizol hormonlarının dengesini bozmaz. O zaman aslında kahvenin içerdiği sağlığa pek çok potansiyel faydaları olan polifenoller gibi bileşiklerden de faydalanabilirsiniz.

KAFEİNSİZ KAHVE Mİ? KAFEİNLİ KAHVE Mİ?

Popüler tüketim kültürü kafeinsiz kahve modasını yarattı. Kahve çekirdekleri her yıkanıp durulandığında içlerindeki kafein bir miktar çözünür. Üreticiler de bu işlemi birkaç defa tekrarlayarak az miktarda kafein içeren kahveler üretir. Ancak kafeinli kahvenin içindeki besin değeri daha yüksektir. Kahvenin içerisindeki çok sağlıklı bileşenlerden faydalanabilmek için, kafeinli kahve sınırlı miktarda, uykunun en az 6 saat öncesinde hatta öğle saatlerinde, bir fincan kadar, şekersiz ve kremasız tüketilebilir.

Randevu Alın

    Formu doldurun, sizi arayalım

    Bu yazıyı paylaş

    Randevu Al Hemen Ara
    WhatsApp'tan bize yazın
    BENZER YAZILAR