Algılama güçlüğü nedir, nasıl tedavi edilir?

Algılama güçlüğü nedir, nasıl tedavi edilir?

Günlük yaşamda seyrek de olsa olayları algılayamadığımız, takip etmekte zorlandığımız anlar olmuştur. Peki, ya bu durum sürekli hale gelirse? İşte algılama güçlüğü, beynimizin dışarıdan gelen bilgileri (görsel, işitsel, dokunsal gibi) doğru şekilde işlemesini engelleyen bir durum. Bu da kişilerin öğrenme, iletişim ve sosyal ilişkilerinde sıkıntılar yaşamasına sebep olabiliyor. Bir kitabı okurken cümleler aklınızda kalmıyorsa, cümleleri anlamlandırmakta zorlanıyorsanız ya da bir konuşmayı tam olarak takip edemiyorsanız, bu algılama güçlüğüne işaret edebilir.

Beynimiz karmaşık bir sistem, her an dış dünyadan gelen bilgileri alıp işliyor. Ancak algılama sürecinde yaşanan aksaklıklar, gündelik hayatta ciddi sorunlar yaratabilir. Algılama güçlüğü, özellikle eğitim çağındaki çocuklar için büyük bir engel. Düşünsenize, bir öğrencinin dersleri anlamakta zorlandığını, okuduğunu kavrayamadığını… Bu durum, sadece akademik başarıyı değil, aynı zamanda özgüveni de olumsuz etkiler. Çocuklar bu zorlukları yaşarken, kendilerini diğer arkadaşlarından geri kalmış hissedebilirler.

Yetişkinlerde de durum pek farklı değil. İş hayatında sürekli adapte olmakta zorlanma, verimsiz toplantılar, görevleri yerine getirmekte yaşanan güçlükler. Tüm bu sorunlar, algılama güçlüğü yaşayanlar için günlük hayatın parçası olabilir. Bu durum, sosyal ilişkilerde de büyük problem yaratır. Zamanla sosyal çevreden uzaklaşma ve yalnızlık tetiklenebilir.

Algılama güçlüğü tipleri

  1. Görsel algılama güçlüğü:

Çocukken okuma-yazma öğrenmeye çalışan öğrencinin harfleri sürekli karıştırması ya da gördüğü şekilleri tam anlamaması görsel algılama güçlüğüne işaret edebilir. Bu tür algılama problemleri yaşayan kişi, çevresindeki görsel uyaranları doğru bir şekilde işleyemez. Görsel algılama güçlüğü, kişinin gördüğü şekilleri, sembolleri ya da harfleri anlamlandırmakta zorlanmasına neden olur. Örneğin, bir çocuğun “b” ve “d” harflerini sürekli karıştırması bu durumun tipik bir belirtisidir. Bu harfler şekil olarak birbirine benzese de yönleri farklıdır. Ancak görsel algılama güçlüğü yaşayan, bu küçük ama önemli farkı ayırt etmekte zorlanır. Bu durum sadece harflerle sınırlı kalmaz; şekiller, desenler ya da geometrik yapılar da kişi tarafından doğru bir şekilde algılanamayabilir. Çocuk üçgen ile dikdörtgeni karıştırabilir, bir haritayı ya da grafiksel bir tabloyu anlamakta güçlük çekebilir. Gözlerinin önündeki bilgiyi beyne doğru şekilde aktaramadığı için, metni anlamlandırması güçleşir. Bu da okuma hızını ve anlama kapasitesini ciddi ölçüde etkiler. Çocuklar bu yüzden diğer arkadaşlarına göre daha yavaş okuma hızına sahip olabilir ve bu durum onları akademik başarı açısından geri plana itebilir.

Görsel algılama güçlüğü, genellikle disleksi gibi öğrenme bozukluklarıyla ilişkilendirilir. Disleksi, kişinin okuma, yazma ve heceleme becerilerini etkileyen bir öğrenme bozukluğudur ve bu bozukluğun arka planında sıklıkla görsel algılama problemleri yatar. Harflerin yönünü karıştırma, kelimeleri okurken satırları atlama ya da yazarken harf sırasını yanlış yerleştirme gibi sorunlar disleksiye sahip kişilerde sıklıkla gözlemlenir.

Bununla birlikte, görsel algılama güçlüğü yaşayan yetişkinler de çeşitli zorluklarla karşılaşabilir. Örneğin, bir mimar binanın planını anlamakta zorlanabilir ya da grafik tasarımcı, karmaşık şekiller arasında farkları doğru bir şekilde algılayamayabilir. Bu tür zorluklar, iş hayatında verimliliği düşürebilir ve kişinin performansını olumsuz etkileyebilir. Görsel algılama güçlüğünün en yaygın belirtilerinden biri, görsel düzenlemeyi anlama ya da yer yön duygusunu karıştırmaktır. Kişi, sağ ve solu ayırt etmekte zorlanabilir ya da haritalarda yön bulmakta güçlük çekebilir. Bu, günlük yaşamda araba kullanmak gibi temel görevleri bile zorlaştırabilir. Ayrıca, karmaşık desenlerde ya da görsel yapıda yer alan gizli nesneleri fark etme yeteneği de zayıflar.

Bu sorunlar özgüven eksikliğine de neden olabilir. Özellikle akademik veya iş hayatında başarısızlıklarla karşılaşan kişiler, kendilerini yetersiz hissedebilirler. Ancak görsel algılama güçlüğü, erken teşhis ve doğru müdahale yöntemleri ile yönetilebilir.

  1. İşitsel algılama güçlüğü

İşitsel algılama güçlüğü, işitmenin kendisiyle değil, duyduğunuz sesleri doğru şekilde anlamlandırmakla ilgili bir zorluktur. Yani kulağınıza gelen sesleri net bir şekilde duyabilirsiniz, fakat bu sesleri işleyip anlamakta zorluk çekebilirsiniz. Bu, özellikle sosyal hayatta ve öğrenme süreçlerinde önemli zorluklara yol açabilir. İşitsel algılama güçlüğü olan kişiler, genellikle konuşmaları takip etmekte zorlanır. Örneğin, kalabalık bir ortamda sohbete dahil olursunuz, fakat insanlar konuşurken hangi kelimenin ne zaman söylendiğini anlamakta zorlanabilirsiniz. Her kelimeyi duymuş olmanıza rağmen, beyin bu bilgiyi anlamlı bir bütün haline getirmekte güçlük çeker. Bu da karşınızdaki kişiyi doğru anlamamanıza, konuşmayı kaçırmanıza ve yanlış anlamalara yol açabilir.

Bir sınıfta öğretmen ders anlatırken, işitsel algılama güçlüğü yaşayan öğrenci tüm cümleleri duyar fakat neyin anlatıldığını tam olarak kavrayamaz. Öğretmenin cümlesinin başı ve sonu kafasında birleşmez. Bir bilgi zincirinin halkalarını kaçırmış gibi hisseder. Bu da dersin tamamını anlamayı zorlaştırır. Aynı zamanda bu durum, öğrencinin dersi dinlemesine rağmen, konuyu kavramakta zorluk çekmesine yol açar ve bu da akademik başarısını olumsuz etkiler.

İşitsel algılama güçlüğü olan yetişkin, bir toplantıda ya da sunumda önemli noktaları kaçırabilir. İşveren bir proje hakkında konuşurken, işitsel algılama güçlüğü yaşayan kişi tüm konuşmayı duyar, fakat konuşmanın içeriğini anlamakta zorlanabilir. Bu, kişinin verimliliğini düşürebilir ve profesyonel hayatta başarısızlıklara yol açabilir. Özellikle grup içinde yapılan tartışmalarda ya da toplantılarda, birden fazla kişinin konuşmasını takip etmek ve bu konuşmaları anlamlandırmak işitsel algılama güçlüğü yaşayan kişi için oldukça zor olabilir.

İşitsel hafıza da işitsel algılama güçlüğü yaşayan kişilerde sıkıntı yaratabilir. Duyulan bilgiyi kısa sürede unutan kişi, bir konuşmayı ya da anlatılanları dinledikten hemen sonra, duyduklarını hatırlamakta zorluk çekebilir. Örneğin, bir öğretmen dersin başında önemli bir tarih ya da kavram söyler, ancak öğrenci bu bilgiyi hemen unutabilir ve dersin ilerleyen kısımlarında bu bilgiyi kullanması gerektiğinde zorluk yaşayabilir. Aynı şekilde, iş yerinde bir toplantıda verilen talimatlar ya da yapılan açıklamalar kısa süre sonra kişinin zihninde bulanık hale gelir ve bu da işlerin aksamasına neden olabilir.

  1. Dokunsal algılama güçlüğü

Dokunsal algı, çevremizdeki nesnelere dokunduğumuzda beynimizin bu nesnelerin özelliklerini algılamasıdır. Dokunsal algıdaki güçlükler genellikle günlük yaşamda sıkça fark edilmeyen ancak kişilerin işlevselliğini önemli ölçüde etkileyen sorunlardır. Örneğin, bir çocuk, kalemi düzgün bir şekilde tutmakta zorlanabilir çünkü kalemin dokusunu doğru şekilde algılayamaz. Kalemi kavrayış şekli doğru olmadığından, yazı yazmak onun için zor bir görev haline gelebilir. Bu tür çocuklar, giysilerinin etiketlerinden ya da belirli kumaşların cildine verdiği hislerden rahatsız olabilirler çünkü dokunsal algı sistemleri bu uyarıları aşırı hassas ya da yetersiz bir şekilde algılar. Yetişkinler ise, özellikle iş hayatında zorluklar yaşayabilir. Örneğin, aşçı, sebzeyi keserken bıçağın kontrolünü tam anlamıyla sağlayamayabilir çünkü bıçağın sapının dokusunu kavrayamıyordur. Ya da bir marangoz, ahşap bir parçayı zımparalarken yüzeyin pürüzsüzlüğünü doğru şekilde hissedemediği için işini zor tamamlayabilir. Bu tip dokunsal algılama zorlukları, günlük yaşam becerilerini ciddi şekilde etkileyebilir.

  1. Kinestetik algılama güçlüğü

Kinestetik algı, vücudumuzun pozisyonunu ve hareketlerini anlamlandırmamıza yardımcı olur. Bu algı, bir nesneye dokunmadan, sadece hareketlerin farkında olarak nerede olduğumuzu anlamamıza olanak tanır. Kinestetik algılama güçlüğü yaşayan örneğin, bir çocuk sandalye üzerine otururken sandalyeyi tam olarak hedefleyemeyebilir ve kendini dengesiz hissedebilir. Yetişkinlerde ise, özellikle spor aktivitelerinde bu güçlük kendini daha belirgin gösterebilir. Örneğin, bir tenis oyuncusu, raketini doğru zamanda hareket ettirmek ya da vücudunu doğru pozisyonda tutmakta zorlanabilir. Vücut hareketlerini doğru zamanda ve doğru şekilde kontrol edememek, kişiyi özellikle fiziksel aktivitelerde savunmasız ve beceriksiz hissettirebilir.

Kinestetik algı, sadece spor ya da fiziksel aktivitelerde değil, günlük hayatın küçük detaylarında da kendini gösterir. Örneğin, bir kapıdan geçerken omuzlarını kapıya çarpmamak, dar bir koridordan geçerken doğru şekilde yön almak, marketten aldığınız poşetleri taşırken dengenizi sağlamak gibi durumlar, kinestetik algınızın düzgün çalışmasına bağlıdır. Ancak bu zorlukla karşılaşan kişi, bu basit gibi görünen görevleri yerine getirirken zorlanabilir.

Algılama güçlüğü nedenleri

  • Nörolojik Nedenler: Beynimizin algılama işlevlerinden sorumlu bölgelerinde meydana gelen aksaklıklar bu duruma yol açabilir. Özellikle parietal ve temporal loblar, algılama süreçlerinde kritik rol oynar. Beyindeki bu bölgelerde yaşanan herhangi bir sorun, algılama sürecini sekteye uğratabilir.
  • Genetik Yatkınlık: Ailede algılama ya da öğrenme güçlükleri varsa, bu durum kalıtsal olabilir. Yani, genetik yatkınlık, algılama güçlüğünün ortaya çıkmasında önemli bir faktördür.
  • Çevresel Faktörler: Erken çocukluk döneminde yaşanan stres, travma ya da yetersiz uyarılma gibi çevresel etkenler, beynin algılama süreçlerini etkileyebilir ve bu da algılama güçlüğüne neden olabilir.

Algılama güçlüğünün belirtileri

  • Okuma ve Yazma Problemleri: Algılama güçlüğü olan çocuklar, harfleri ve kelimeleri tanımakta zorlanabilirler. Bu da okuma-yazma süreçlerinde ciddi zorluklar yaşamalarına neden olur.
  • İletişim Sorunları: Kişi, karşısındaki kişinin söylediklerini anlamakta güçlük çeker, konuşmaları takip etmekte zorlanır. Bu da hem sosyal hem de profesyonel hayatında sorunlar yaratır.
  • Sosyal İlişkilerde Zorluk: Algılama güçlüğü, sosyal hayatı da olumsuz etkileyebilir. Kişiler, sosyal ipuçlarını anlamakta güçlük çekerler ve bu da iletişim sorunlarına yol açar.
  • Duyusal Algı Problemleri: Dokunsal geri bildirimleri algılayamamak, hareketlerde zorlanma gibi belirtiler algılama güçlüğü ile ilişkilidir.

Algılama güçlüğü için tanı testleri

Algılama güçlüğü tanısı koymak için Beyin360 Kliniğimizde farklı testler ve değerlendirmeler yapılıyor.

  • Nöropsikolojik Testler: Akıllı yapay zeka tabanlı bilgisayar ortamında yapılan ve tüm beynin işlevlerini ölçen testler, kişinin hangi algılama alanında sorun yaşadığını belirlemeye yardımcı olur.
  • Gelişimsel Değerlendirme: Özellikle çocuklar için yapılan gelişimsel testler, algılama güçlüğünü erken dönemde tespit etmek amacıyla kullanılır.
  • Gözlem ve Raporlama: Aileler, öğretmenler ve terapistler tarafından yapılan gözlemler, algılama güçlüğü tanısında önemli bir rol oynar. Bu gözlemler, kişinin günlük yaşantısındaki davranışları ve algılama süreçleri hakkında bilgi sağlar.

Algılama güçlüğü tedavi yöntemleri

Algılama güçlüğü, erken teşhis edildiğinde ve doğru yöntemlerle müdahale edildiğinde yönetilebilir bir durumdur.

  • Kognitif Bilişsel Davranışçıl Tedavi Programları: Algılama güçlüğü yaşayan kişiler için bireyselleştirilmiş eğitim programları hazırlanır.
  • Bilişsel Kognitif Rehabilitasyon: Kişiler yapay zeka temelli bilgisayar bazlı beyin işlevlerini güçlendirme eğitimlerine tabi tutulurlar.
  • Aile ve Sosyal Destek: Aileler ve öğretmenler, algılama güçlüğü olanlara sosyal destek sağlayarak onların kendilerini daha rahat ifade etmelerine yardımcı olabilirler.

Randevu Alın

    Formu doldurun, sizi arayalım

    Bu yazıyı paylaş

    Randevu Al Hemen Ara
    WhatsApp'tan bize yazın
    BENZER YAZILAR