Stres bizi sadece duygusal olarak etkilemez. Aklınıza gelebilecek her türlü sağlık sorununun sebebi olabilir. Araştırmalar stresin obezite, kalp hastalığı, Alzheimer hastalığı, diyabet, depresyon, sindirim sistemi hastalıkları, astım ve daha birçok durum için riski artırdığını gösteriyor. COVID-19 ile değişen rutinler, hastalık korkusu, işsizlik, finansal güvensizlik, izolasyon, ölen yakınlara duyulan üzüntü, geleceğe ilişkin belirsizlik ve umutsuzluk duyguları, bazı insanlarda kalıcı strese ve hastalıklara yol açabilir. Peki stres, bizi nasıl hasta eder?
Vücudu Ele Geçiren Stres Hormonları
Stresli zamanlarınızda, böbreklerin hemen üzerindeki böbrek üstü bezi, stres hormonu kortizol üretir. Beyninizin hafıza merkezi hipokampüs, kortizol salınmasını yönetir. Aslında kortizol, sağlıklı seviyelerde ve doğru zamanlarda salındığında, sizin enerji kaynağınızdır. Beyniniz, sabaha karşı kortizol salımını arttırır, böylece enerjik bir şekilde güne hazır uyanırsınız. Ancak kortizol seviyeniz gün boyunca çok fazlaysa, özellikle de akşam geç saatlerde yüksek seviyelerdeyse, gece uykuya dalmakta, sabah da erken kalkmakta zorlanırsınız. Bu zamanla, sirkadiyen ritmin bozulmasına ve buna bağlı hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olur. Sirkadiyen saatin bozulmasının uyku apnesi, kalp ve damar hastalığı, diyabet, obezite ve yaşam süresini kısaltan bir dizi hastalık ile ilişkili olduğu gösterildi.
Ayrıca kronik stresin bağışıklık üzerindeki etkileri, hastalıkların ortaya çıkmasının önemli bir yoldur. Kronik stres, vücuda sitokin dediğimiz bağışıklık askerlerini harekete geçirmek için kanda dolaşan habercilerin yayılmasına neden olur. Bu iltihaplanma sürecini başlatır ve bağışıklık sistemi normal denetim ve operasyonlarını gerçekleştiremez, yani savunmasız kalırız. Kronik stres enfeksiyonlara ve kansere karşı korumanın azalmasına neden olur. Kronik stresli insanlar, daha çok grip ve soğuk algınlığına yakalanır. Bir çalışmada, daha yüksek kortizol üretimi olan kişilerde sadece soğuk algınlığı riski artmakla kalmadı, aynı zamanda iyileşme süreleri de uzadı. Araştırmacılar, kronik stresin “sitokin fırtınası”na neden olarak bağışıklığı zayıflatabileceğini ve COVID-19’a karşı insanları daha fazla riske sokabileceğini söylüyor.
Stresin Neden Olabileceği En Yaygın Hastalıklar
Zayıflayan bağışıklık sistemi
Stres uzun vadede kortizol stres hormonu nedeniyle bağışıklık sistemini olumsuz etkiliyor. Öncelikle stres uyku düzeninizi bozarak kaliteli uykuyu engeller. Kalitesiz bir uykuda vücudun bağışıklık sistemi ve mikroplara karşı savaşan en önemli askerleri olan T hücreleri ve sitokinlerin gücünü azaltır ve bağışıklık sistemi zayıf düşer. Kronik stres sempatik sinir sistemini uyardığı için vücudun daha çok heyecanlı olmasına ve daha çok iltihap hücresi üretmesine ve bağışıklık sisteminin baskılanmasına neden olur.
Kalp-damar hastalığı
Kronik stresin en yaygın sağlık etkilerinden biri kalp ve damar hastalıklarıdır. Kortizol ve diğer stres hormonları, uyku bozukluğu nedeniyle sirkadiyen ritmi bozar; bu da kalp ve sinir sistemi işlevlerini kötü etkileyerek damar sertliğine neden olabilir. Ayrıca, stresin sempatik sinir sistemini aktive etmesiyle, yağ metabolizması bozulur; vücuda zararlı kolesterole artar. Uzun süreli stres, sayısız çalışmada koroner arter hastalığı, kalp krizi ve felç dahil olmak üzere birçok olayla ilişkili bulundu.
Psikiyatrik ve Nörolojik Hastalıklar
Kronik stres, depresyon, anksiyete, demans ve Alzheimer hastalığı gibi çeşitli bozukluklarla yakından ilişkilidir. Strese bağlı sinyalleşme ile tetiklenen beyindeki iltihaplanma, nörolojik ve psikiyatrik bozuklukların önemli bir kaynağıdır. Ek olarak, kronik stresin bir göstergesi olan sürekli yüksek kortizol seviyeleri, sinir yapıda değişiklikler yapar ve yeni sinir bağlantıları kurma yeteneğini zayıflatır. Stres bağışıklığı zayıflatır, dolaylı olarak beynin Alzheimer hastalığı gelişiminde yer alan bir protein olan amiloid-beta’yı temizleme yeteneğini bozar. Çalışmalar stresli kişilerin, birkaç yıl içinde depresyon gelişme riski %80 daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Kanser
Giderek artan kanıtlar, stres cevabının nörohormonları etkileyerek kanserin başlamasını ve ilerlemesini destekleyebileceğini gösteriyor. Ayrıca kronik stres, sigara içme, madde kötüye kullanımı, aşırı yeme ve fiziksel aktivite azalması gibi davranışlarla ilişkili olarak kanser riskini arttırıyor. Stresin kanseri etkilediği mekanizmalar çok yönlü; azalmış bağışıklık yanıtı ve sistemik iltihaplanma en büyük faktörlerdir. Stres, kansere karşı bağışıklık savunmasını bastırır ve kronik sistemik iltihaplanma, kanser başlangıcını ve ilerlemesini destekleyen koşullar yaratır.
Metabolik Hastalıklar
Kronik stres, beyinde alarma neden olduğu için (aynı, kıtlık veya ölüm tehlikesi varmış gibi) beyne her zamankinden daha fazla besin sağlamak amacıyla yüksek şekerli, yağlı ve kalorili gıdalara olan isteği arttırır. Ayrıca, vücut alarm durumunda olduğu için yağ yakmak yerine depolamayı tercih eder. Bu yüzden çok stresli insanlar, daha fazla obezite ve Tip-2 diyabet hastalığı riski altındadır.
Sindirim Sistemi Hastalıkları
Kronik stres, vücudunuzda birçok önemli görevi olan bağırsak mikrobiyotanızı bozar ve mide ekşimesi, ülser, huzursuz bağırsak sendromu veya kabızlık gibi birçok sindirim sistemi rahatsızlığına neden olur. Sindirim sistemi üst bölümünde şişkinlik, ekşime, yanma, bulantı, geğirme hissi görülür. Bağırsak kaslarında düzensiz kasılmalar, karında şişkinlik, kramp tarzında karın ağrıları, ishal ve kabızlık görülebilir.
Kronik Yorgunluk Sendromu
Kronik yorgunluğun, enerji düşüklüğünün, halsizliğin ve sürekli uyku halinin altta yatan çok önemli bir sebebi, enerji üretiminde görev alan mitokondriyal işlev bozukluğudur. İnsan çalışmaları, mitokondriyal işlev bozukluğuyla stresin oldukça ilişkili olduğunu gösteriyor. Mitokondriyal hastalıklar sıklıkla, enerjiye en fazla ihtiyaç duyan beyni etkiler. Kronik stres, hücrelerin mitokondrilerine zarar veren oksidatif stresin ve iltihaplanmanın kaynağıdır. Uzun vadede ise kronik yorgunluk sendromuna yol açar. Kişilerde aşırı yorgunluk, konsantrasyonda azalma ve unutkanlık, eklem ve kas ağrıları, huzursuzluk depresif ruh hali görülür.
Fibromiyalji
Fibromiyalji, vücut genelinde ve en çok da kaslarda yaşanan kronik ağrıdır. Fibromiyalji hastaları, ataklarının en çok fiziksel veya duygusal stres dönemlerinde alevlendiğini söyler. Araştırmalar, kronik stresin ağrı duyarlılığına neden olabilecek bazı hormonsal değişikliklere yol açabildiğini gösteriyor. Ayrıca, kronik stresin neden olduğu sistemik iltihaplanmanın hassas kişilerde sürekli ağrı sinyaline neden olabileceği biliniyor. Genel kabul, ağrıya duyarlılığın genetik kalıtımda yer aldığı ancak stres ve diğer çevresel faktörlerle ortaya çıktığıdır.
Diğer Stresle İlişkili Hastalıklar: Atopik dermatit, otoimmün hastalıklar, kısırlık, migren, cinsel işlev bozukluğu…
Genetik mi, Strese mi Bağlı?
Kronik strese yanıt, kişilik özellikleri, cinsiyet, yaş, yaşam deneyimleri, genetik ve epigenetik faktörler gibi bireysel özelliklere bağlıdır. Genetiğimizde yer alan hastalıklar, belirli çevresel koşullar oluşmuşsa, stres fitili ile güçlü bir şekilde ateşlenir. Yani stres, bir insanda tolere edilebilirken, diğerinde genetiğinde varsa kalp krizi kadar ölümcül bir sonuca neden olabilir. Örneğin, bir araştırmada, hem depresyon, hem de anksiyetede rol oynayan önemli iki gen bulundu: GABRA6 ve CNR1. Bu genler sessiz dururken, kronik stres varlığında depresyon ve anksiyete düğmelerini harekete geçiriyorlar. Hatta, bu iki genin farklı stres türlerine nasıl tepki verdiğini araştıran bilim insanları, parasal stresle birlikte CNR1 geninin anksiyeteyi tetiklediğini; sosyal ilişkilerle ilgili stresle birlikte ise GABRA6 geninin depresyonu tetiklediğini buldu. Dolayısıyla kronik stresin, DNA’da yer alan pek çok hastalık genini aktifleştirmesi mümkün.