Stres yaşamın doğal bir parçasıdır ve aslında türümüzün hayatta kalması için gereklidir. Bilim insanları stresi iyi stres olan östress ve kötü stres olan distres olmak üzere ikiye ayırıyorlar.
Pozitif stres olan östres, sizi motive eder, enerjik olmanızı sağlar, odaklanmayı arttırır, kısa vadelidir ama limitlerinizi zorlamanıza yardımcı olur. Ancak kötü stres olan distres, size sıkıntı verir, endişeye ve paniğe neden olur, zihinsel ve fiziksel rahatsızlıklara yol açabilir.
Negatif stresin uzun süreli ve sürekli hayatınızda olması, yani kronik stres dediğimiz kavram, günümüzde pek çok hastalıkla ilişkilidir. Bu yüzden, olağanüstü koşullar altında olduğumuz bu pandemi döneminde, stresi daha iyi kontrol edebilmemiz gerekir.
İşte negatif ve kronik stresin sağlığınıza yapabileceği birkaç endişe verici durum:
- Kötü yemek seçimleri yapmanıza ve daha fazla kilo almanıza neden olur. Muhtemelen çoğu kişi, evde kaldığı bu son 2 ayda aşırı kilo aldığından şikayet ediyordur. Kilolarınızın sebeplerinden biri de yaşadığınız stres olabilir. Stresli olduğunuzda, sağlıksız yiyecek seçimleri yapma olasılığınız daha yüksektir. Eğer baskı altındaysanız, adrenal bezler stres hormonu olan kortizolü üretir, bu da beynin serotonin ve dopamin seviyesini düşürür. Abur cuburlara, daha şekerli ve yağlı yiyeceklere karşı duyulan arzu, stresle birlikte azalan yetersiz bir dopamin veya serotonin seviyesi ile tetiklenir. Çünkü bu yiyecekleri yediğinizde, kandaki insülin seviyeleri hızlıca artar ve beyni depolanmış serotonini serbest bırakması için uyarır. Aniden daha iyi hissedersiniz ve bu yolla ruh halinizi iyileştirmeye çalışırsınız. Ancak bu serotonin mutluluğu, çok uzun sürmez ve kısa süre sonra genellikle tekrar yorgun veya daha aç hissedersiniz. Öte yandan, stres altındaki beyinde, sempatik sinir sistemi yönetimi ele alır. Bu şu anlama gelir: Normal olmayan olağanüstü bir tehdit altındasınız; önceliğiniz koşmak, kaslarınızın çalışması, hızlı düşünmek, hızlı nefes almak ve açlık sorununuz olabileceğinden hayatta kalabilmek için mümkün olduğunca etraftaki tüm yağlı ve şekerli yiyecekleri tüketmek ve bunları yakmak yerine yağ olarak depolamak. İşte tam da bu sebepten, eğer kronik stres altındaysanız ve sempatik sinir sisteminiz uyanıksa, bir dilim ekmekten normalde alacağınız kalorinin çok daha fazlasını alırsınız. Ayrıca bilim insanları, stres altında daha fazla açlık hormonu leptin ve daha az tokluk hormonu ghrelin üretildiğini kanıtladı. Dolayısıyla tartının artan ibresine dur demek istiyorsanız, önce rahatlamaya ve stres seviyelerinizi azaltmaya çalışın.
- Egzersiz yapmanıza engel olabilir. Şu an evde olmanın, spor yapmamaya bahane olmadığını hepimiz biliyoruz. Çünkü evin içinde pekâlâ uygulayabileceğimiz pek çok egzersiz türü var ve hatta bunu kolaylaştıran size özel fiziksel aktivite programları geliştiren ücretsiz uygulamalar var. Ancak bir türlü fiziksel egzersiz yapmaya başlayamamanızın sebebi motivasyon eksikliği ise, buna stres seviyeleriniz neden oluyor olabilir. Stres aslında enerji seviyenizi düşürür ve sizi oturmaya yöneltir. Bununla birlikte, stresli bir zamanda kendinizi spor yapmaya zorlayabilirseniz, stres ve kaygı seviyeleriniz azalır ve bir dahakine spor yapmak için kendinizi daha motive bulabilirsiniz.
- Kötü alışkanlıklara eğiliminizi arttırır Araştırmalar, alkol, sigara ve madde kullanımı gibi bağımlılık yapan davranışlar ile stres arasında güçlü bir bağlantı olduğunu gösteriyor. Bu alışkanlıklarınızı bırakmayı arzuluyorsanız, atacağınız en iyi adım başlangıçta stresinizi azaltmanın yollarını aramak olacaktır.
- Uyku düzeninizi bozabilir. Stres ve uyku arasında karmaşık bir ilişki vardır. Stres, uyku bozukluğuna neden olur ve uyku bozukluğu da stresi daha çok arttırır. Ayrıca uyku problemleri pek çok rahatsızlıkla yakından ilişkilidir. Uyku bozukluğu olan insanlarda, bilişsel işlevler ve bağışıklık sistemi zayıflar; şeker hastalığı, tansiyon hastalığı, depresyon, anksiyete, kronik yorgunluk, kilo alımı vb. için riskler artar.
- Adet döngüsüne ve doğurganlığa müdahale edebilir, cinsel isteksizliğe neden olabilir Araştırmalar, stresli kadınlarda ve erkeklerde kısırlık olasılığının iki kattan daha fazla olduğu gösteriyor. Stres nedeniyle adet döngüsü kesintiye uğrayabiliyor, erkeklerde de sperm sayısında azalma ya da sertleşme bozukluğu gibi sorunlar görülüyor. Stres, cinsel yaşamınıza zarar verebiliyor ve her iki partnerde de cinsel isteği azaltıyor.
- Bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir Stres genellikle, uyku, diyet ve egzersiz gibi genel sağlığın tüm önemli bileşenleri üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir. Dolayısıyla bağışıklık sisteminizi de tehlikeye sokması şaş değildir. Stres, kandaki belirli hormonların seviyelerini arttırır, iyileşme sürecine yardımcı olan sitokinlerin salınmasını yavaşlatır. Ayrıca, kronik stres, sempatik sinir sistemini de uyandırdığından, vücudun daha çok heyecanlı olmasına ve daha çok iltihap üretmesine, ayrıca bağışıklık sisteminin baskılanmasına neden olur. Kronik stres, bağışıklık sistemini zayıflatma yeteneğine sahip olduğu için, bu kişilerde soğuk algınlığı, grip, zona, fibromiyalji vb. hastalıklar daha sık görülür.
- Sindirim problemlerine neden olabilir Bağırsakta diğer yerlerden daha fazla sinir lifi bulunur. Heyecanlandığınızda, karnınızda uçuşan o kelebeklerin nedeni budur. Sinir hücreleri arasında sinyal gönderen “mutlu kimyasal” olan serotoninin çoğu bağırsağınızdadır ve duygusal sıkıntı oluştuğunda sinir sinyalinizi ve serotonin tepkinizi çeşitli rahatsızlıklarla yansıtabilir. Her türlü duygusal dengesizliğin bulantı, hazımsızlık ve mide rahatsızlığı gibi sorunları yaratması muhtemeldir. Bu yüzden stresli insanlarda, mide asidi ve reflü sorunları daha fazla görülür. Aynı zamanda, ishal, kabızlık, gaz ve şişkinlik gibi rahatsızlıklar yaşamanız da daha olasıdır.
- Kalp krizi veya felç riskini artırabilir İnsanların ciddi şekilde stres altında olduklarında kalp krizi veya felç geçirmeleri nadir değildir. Stres beyninizin hipotalamus adı verilen bir bölümünü uyarır, bu da böbreküstü bezlerinizi hormon, kortizol ve adrenalin salgılaması için uyarır. Bu kalp atış hızınızı ve kan basıncınızı artırabilir. Devam eden stres ile kalbin kanı vücuda pompalamak ve dolaştırmak için ve artan kan basıncına karşı koymak için daha fazla çalışması gerekir. Kan basıncındaki dalgalanmalar ve yükselmelerle, kalp krizi veya felç geçirme riskiniz artar.
- Depresyon riskinizi artırabilir Stres, serotonin ve dopamin gibi ruh halini etkileyen önemli nörotransmitter seviyelerini etkiler. Bir duygudurum bozukluğunuz varsa, büyük olasılıkla stresin bu belirtileri ağırlaştırdığını görürsünüz. Genel anksiyete bozukluğu, panik bozukluğu ve depresyon gibi duygudurum bozukluklarının tümü, devam eden stres seviyeleri tarafından potansiyel olarak tetiklenir veya kötüleşir.
- Ek olarak şu belirtilere neden olabilir:
Hızlı kalp atışı
Beynin amigdala adı verilen bir kısmı, algılanan bir tehdit sırasında alarm verir ve kortizol ve adrenalin hormonlarının dalgalanmasına neden olur. Bu, kalp atış hızınızı ve kan basıncınızı artırabilir ve hatta kalp çarpıntısına yol açabilir.
Titreme veya terleme
Stresten tetiklenen sempatik sinir sisteminin uyanmasıyla, ani bir sıcaklık değişikliği yaşayabilirsiniz. Çünkü beynin stresten etkilenen kısmı hipotalamus, aynı zamanda vücut ısısını düzenler. Bu nedenle, hem ter içinde kalabilir, hem ani üşüme yaşayabilirsiniz.
Nefes darlığı
Kalbiniz ve akciğerleriniz sizi güçlü tutmak için birlikte çalışır, bu yüzden biri etkilendiğinde diğeri de etkilenir. Kalp atış hızında ani bir artış yaşadığınızda, oksijen alımınız düşebilir ve akciğerleriniz daha sık nefes alıp verme mücadelesine girer. Astım hastalarında, bu durum tehlikeli olabilir.
Karıncalanma, keskin ağrılar ve kaslarda gerginlik
Beyinde stres olduğunda, tüm bu bağlantılar boyunca baştan ayağa sinyaller gönderilir. Kaslarınız, kalbiniz ve akciğerleriniz bir tehdit için hazırlanırken, vücudunuzun geri kalanının da atlamaya veya yumruklamaya hazır olmasını sağlamak için sinirleriniz ateşlenir. Sinirleriniz aktive olduğu için, bu sinir sistemleri boyunca herhangi bir yerde farklı etkiler doğabilir. Örneğin, elleriniz ve ayaklarınız karıncalanabilir; bel, çene veya boyun gibi sinirlerin daha sıkı kümelendiği bölgelerde keskin ağrı veya kas gerginliği olabilir.